AHMETKAYA - ahmetkaya yazılan yazılar

Ana Sayfa
İletişim
anketler
ahmetkayanın sonsözleri
ahmet kaya bazıparça sözleri
Ziyaretşi defteri
=> ahmetkaya yazılan yazılar
yazar ve şarkıcılardan ahmetkayaya
basından satırlar
DEVRİMCİLERİN HAYATLARI
devrimci videoları
galari
Radyo Dinle
Dj~girişi



 

AHMET KAYA ;     sadece ismini yazmam yeterlimi acaba

her harfinde bir sifa buluyorum gercektende cok sevdigim saydigim bir sanatcidir daha yeni degil bazilari gibi yeni degil ben onu taniyom tanimiyom seviyom hemen hemen bütün albümleri bende var sarkilarini ezbere bildigim tek sanatcidir vede hep dinlerim dinliyom da onu acinca onun eserlerini dinlerken camlari acarim sesinide bi güzel acarimki bütün herkes duysun diye bazilari deli var  diye bilir ama onun sesi bana benim gibilere ilac gibidir. en sonda karar verdim kaya üzerine bende bi site bi homepaige acayim diye ve yaptim simdilik pek güzel olmasada hic yoktan daha iyidir diyom ve onun adina biseyler yaptigima seviniyom daha cok gelistirecegim bu stemi daha yolun basindayim simdilik benden bu kadar kalin saglicakla                            Koyu bi A.KAYA hayrani    Mürsel öztürk

Ahmet Kaya Paris'te yatiyor. Çeteler Türkiye'de cirit atiyor.

  
ilk kaseti rekor kirdi

Nevzat Çelik'in kitabinin 1985 sonlarinda gündeme gelmesiyle sanatçi "Safak Türküsü'nü besteledi. Ahmet Kaya'nin bilinen ilk albümü "Aglama Bebegim - Acilara Tutunmak" bir ay içinde 60 bin satti. Toplatildi fakat bilirkisi heyeti kasette suç unsuru bulamadi. Tekrar piyasaya dagitildi ve 325 bin satti. ikinci evliligini Gülten Hayaloglu ile yapti. En çok sevdigi varliklari olan kizlari Çigdem ile Melis ve annesi Zekiye Hanim'di. "insanlar para kazaninca degistigimi saniyor. Oysa ben bir duble raki içince yine kederleniyorum. Bir cezaevi arabasi görünce yine kederleniyorum" diyen Kaya en çok mal varligiyla ilgili söylentilere kizardi. Herkes villalarindan, lüks arabalarindan söz ederdi ama Kaya'nin Levent'teki üç katli eviyle Mersedes marka arabasi plakçisina aitti. Sanatçinin Paris'teki evi ise kiralikti.

Ahmet Kaya,  Malatya'da bes çocuklu bir ailenin en küçügü olarak 1957 yilinda dünyaya geldi. Mensucat isçisi bir baba, çocuklarini yetistirmekle yükümlü bir anne ve diger dört kardesle birlikte geçen çocukluk... Babasi, neredeyse onun boyu kadar olan bir baglama ile eve geldiginde mutlulugun bu  oldugunu düsünür. Dokuz yasindadir daha. 24 Temmuz Isçi Bayrami’nda sahneye çikarirlar onu, bir daha unutmaz bunu...

Yaz tatillerinde, ya plakçida ya da tanidiklarin minibüsünde çalisir. 'Basar agabey'yi tutuklaninca Ahmet, küçük baglamasi ile ilk bestesini yapar: "Bir Wolksvagen alacagim, Adini ‘Basar’ koyacagim" der...  Ruhi Su’nun plaklarini satin alan Ahmet Kaya, bol paçali pantolonlar giyen uzun saçli 68’lilerden etkilenen gençir artik...

Mensucat fabrikasindan emekli olan babasi, daha iyi bir yasam için Istanbul’a göç eder.  Istanbul/Kocamustafapasa’ya yerlesirler. Ahmet Kaya'nin ilk izlenim ‘korkudur.

Ahmet Kaya, orta ögrenimini tamamlamaya çalisirken yetmisli yillarin toplumsal  çatismalarinin farkina varmardi.  Ora'dan gelmis olmanin  farkliligini, bu yeni kültür ve yasam biçimi ile içiçe yasar. Türküler, devrimci marslar, Ruhi Su ve Zülfü Livaneli’den müzikal anlamda etkilendigini inkar etmez, ama kedi sesini arar. Bütün bos zamanlarda baglama çalip sarkilar söyler. Ilk bestelerini bugünlerde yapar. Bogaziçi Üniversitesi’nde bir panelede Ruhi Su’yla karsilasir. Ustayi çok sevse de yetmeyen birseyler vardir Ahmet Kaya için, bunu ifade etmeye çalisir Ruhi Su’ya. Ruhi Su'nun 'Mahsus Mahal' türküsünü kendince yorumlar O'na. Baglamanin sapini tutan Ruhi Su, 'Böyle baglama çalinmaz!' der. Oysa Ahmet Kaya asi. Farkli birseyler yapmak ve kendini aramaktadir. Yillar sonra verdigi ilk resitalin  afine 'Baglama Böyle De Çalinir' 'i spota çikaracakti.

Seksenli yillarin basi talihsizliklerle geçer. Evliligi biter, bebegi ondan ayri büyümeyecektir ve çok zordur. Bu dönem bestelerinin olgunlastigi dönemleridir bu yillar. Sadece müzikle kendini ifade eden Ahmet Kaya, 1985 yilina geldiginde kararini verir.  'Zamanidir' deyip, oltugunun altinda sarkilarini alip, Unkapani’nin yolunu tutar. Dinleyenlerin hiçbir kategoriye koyamadigi bu müzige kimse yüz vermez. Sonraki günlerde arkadas yardimlari ve kendi olanaklari ile ilk albümünü yapar. Ama hemen toplatilir.  Yapilan itiraz sonuç verir. Olay gazetelere yansir, Ahmet Kaya’nin ‘Aglama Bebegim’ adli albümü Danistay karariyla serbestir artik!'

Bu arada. Üniversite ögrencileri, dar gelirliler, 12 Eylül darbesinden nasibini almis-çesitli kesimlerden tutuklu yakinlari, Türkiye’de demokrasiyi yeniden insa etmeye kararli kitle örgütleri, sivil toplum kuruluslari Ahmet Kaya'nin dinleyici profilini olusturur.

Kisa bir süre sonra ikinci albümü "Acilara Tutunmak" i yapar. Ahmet Kaya, edindigi toplumsal, siyasal  duyarlilikla üretim yapmaktadir, pespese albümler çikarmaktadir.

Üçüncü albümü O siralar tutuklu olan ve idamla yargilanan Nevzat Çelik'in 'Safak Türküsü' siirini besteler, ayni zamanda albümün de adidir 'Safak Türküsü'. Üllkenin gündemindeki idam cezalari ve hapishanelerde bulunan binlerce insanin ve onlarin ailelerinin içinde bulundugu durumu sarkilastirmistir...

'An Gelir' isimli dördüncü albümünde Atilla Ilhan, Hasan Hüseyin ve Ülkü Tamer'in siirlerini besteleyen Ahmet Kaya, yeni arayislar içerisine girmis, besteciligi ile ilgili kendisini epeyce gelistirmistir. Ilk üç albümde aranjör olarak kendi çabalarinin yani sira Sezer Bagcan, Oguz Abadan gibi isimlerle çalisan Ahmet Kaya, dördüncü albümde Osman Ismen ile çalismaya baslar ve bu beraberlik uzun yillar sürer...

Besinci albümünde ünlü sairlerin yani sira yeni bir isimle, Yusuf Hayaloglu'yla çalismaya basladi. Hayaloglu'yla  beraberlik, Ahmet Kaya müziginde uzun ve verimli bir çalismanin baslangicini olusturur. 'Yorgun Demokrat' isimli bu albüm, gerek dönemi gerekse içerigi bakimindan yine Türkiye’nin toplumsal gidisatina denk düsmüs ve 12 Eylül döneminin etkisini üzerinden atmaya çalisan milyonlarca demokratin durumunu dile getirmistir.

Albüm çalismalarina paralel olarak halk konserleri de yapar Ahmet Kaya. Gösterilen ilgi, katilim ve çoskuya ragmen, ülkenin birçok yerinde ‘sakincali’ bir sarkicidir artik O. Dinleyicisiyle bulusamamak onu üzmektedir...

Konserde kendisine baglamasiyla eslik eden Ahmet Koç’la altinci albümü olan 'Sevgi Duvari" nin hazirliklarina baslar. Can Yücel’in ayni isimli siirini bestelemis olan Ahmet Kaya, bu albümü ‘vazgeçilmezlerim’ dedigi Yusuf Hayaloglu ve Osman Ismen’siz hazirlar ve bu arada 'Resitaller' adini verdigi albümde canli konser kayitlarini toplar. 'Iyimser Bir Gül' adini tasiyan yedinci albümü, Türkiye doksanli yillara adimini atmis, Ahmet Kaya gündemi ile ülke gündemi yine örtüsmüstür. Yeniden Yusuf Hayaloglu ve Osman Ismen’ le çalismaya baslar. Albümün adi  'Baskaldiriyorum'dur.

Olgunluk çaginda ülkesinin içinde bulundugu olumsuzluklara, mevcut gidisata ve sistemin hosnut olmadigi her yanina sarkilarla müdahale etmeye çalisan bir 'muhalif'tir artik...

Basi, zaman zaman derde girer, birçok yerde konser verememenin yani sira albümleri ‘sakincali’ bulunup kismen de olsa toplatilir. Bu sürecin  sarkilarina yansimasi kaçinilmazdir. Yeni albümün adi 'Basim Belada'dir o yüzden. Ahmet Arif, Atilla Ilhan ve Yusuf Hayaloglu’nun siirleri ve sarki sözleri Ahmet Kaya müzigi ile biraraya gelir. Bu arada  agirlikla Türk Halk Müzigi’nden örneklerin yer aldigi 'Resitaller 2' adli albümü yayinlanir.

Onuncu albümü 'Dokunma Yanarsin' ile birlikte hayatinda bir takim degisiklikler gündeme gelir. Bu yeni süreçte de milyonluk satislara imza atan Kaya, 1993’te onbirinci albümü 'Tedirgin'i çikarir. Ertesi yil çikardigi 'Sarkilarim Daglara'da hemen hemen tüm sarki sözlerinin altina da imzasini atar. Albüm, 'Kum Gibi', 'Agladikça', 'Saza Niye Gelmedin' gibi parçalarla satis rekorlari kirarak Ahmet Kaya diskografisinde ayri bir yere sahip olur. Toplumsal-kültürel gelismelerin getirdigi etkileri üretkenlige çeviren Ahmet Kaya, 1995 yilinda onüçüncü albümü 'Beni Bul' u çikartir.

Sesinin rengini ve olgunlugunu günün teknik imkanlariyla yeniden deneyerek, agirlikla eski sarkilarin yeni düzenledi. 1996 tarihli 'Yildizlar ve Yakamoz'  bu arada ortaya çikar. Bunu, 1998 yilinda Yusuf Hayaloglu ve Osman Ismen’den olusan çekirdek kadroyla hazirladigi 'Dosta Düsmana Karsi' izler.

'Gak Production' isimli bir yapim firmasi da kuran Kaya, Kent Ozanlari isimli çagdas halk müzigi yapan bir grup ve on yildir asistanligini yapan Çetin Oraner’in albümlerine de yapimci olarak imza atar.

Profesyonel süreci boyunca onun müzigine çesitli isimler bulunmussa da Ahmet Kaya, kendisini hep toplumcu-gerçekçi sanat kategorisinde görmüstür. Dünyada ‘protest müzik’ olarak tanimlanan bu türün ülkemizdeki önemli temsilcilerinden olan Ahmet Kaya’nin en belirgin ve ayirdedici tarafi, müzigindeki geleneksel motiflerin ve ulusal kültür degerlerinden yola çikmasidir. Toplumsal süreçten kopmammis, olmustur. Türkiye’nin siyasal ve toplumsal gidisatina paralel bir müzik seyri izlemistir.

Türkiye'de her söyledigi söz ve sarkisi olay olan Ahmet Kaya hakkinda birçok dava açildi ve kendi deyimiyle emniyetler onun ikinci adresi oldu. Bu baskilara ragmen Kaya, kimligini hiçbir zaman inkar etmedi ve mücadele etti.

Kaya hakkinda, yurtdisinda verdigi konserlerde 'vatana ihanet'  suçlamasiyla 3 ayri dava açildi. Bu davalardan biri geçtigimiz günlerde sonuçlandi ve Kaya'nin 3 yil 9 ay hapis cezasi kesinlesti. Diger iki davada ise, durusmalara katilmadigi ve ifade vermedigi için Kaya hakkinda giyabi tutuklama karari verildi.

Kaya'nin çikardigi kasetlerin bazilarinin isimleri söyle:
"aglama bebegim, tedirgin, acilara tutunmak, safak türküsü, an gelir, yorgun demokrat, baskaldiriyorum, dokunma yanarsin, adi bahtiyar, basim belada, sarkilarim daglara, yildizlar ve yakamoz, beni bul ve dosta düsmana karsi."

1980’lerde Nevzat Çelik'in ”Penceresiz kaldim anne / Saçlarina yildiz düsmüs, koparma anne” 'Safak Türküsü' siirini türkülestirerek patlama yapti A. Kaya. Karyerinde “Agladikça” isimli türkünün büyük bir yeri oldu. Aram Dinkjian’in besteledigi bu türkü, sanatçiya sag veya sol görüslü farketmeksizin milyonlarca dinleyici kazandirdi. Kaya, son olarak Gazeteciler Dernegi’nde yaptigi konusmada “Kürtçe bir klip çekmek istiyorum ve bunu yayimlayacak bir televizyon kanali ariyorum” deyince Ikitelli medyanin hismina ugradi ve yüzünden Fransa’ya gitmisti

16 Kasim günü sabah saat altida topragindan uzakta kalp krizi geçirip öldü.

O Paris Komünarlariyla Pere Lachais mezarliginda yatarken bize durusu ve sesi kaldi

 

 


Get your own Chat Box! Go Large!

flatcastyardim bedava sayac!

Bugün 9 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol